3 Ocak 2016 Pazar

YENİDAMLAR KÖYÜ




I.BÖLÜM
YERLEŞKENİN BAŞLICA ÖZELLİKLERİ
1.1 Köyün coğrafi konumu

Yenidamlar köyü 38°22'51.9" Kuzey 38°51'55.8" Doğu meridyen ve paralelleri arasındadır.  Malatya – Elazığ Karayolunun 40. Km’sinden ayrılan Kale – Pütürge yolunun 13. Km’sindedir. Malatya merkeze 53 Elazığ’a ise 64 km uzaklıktadır.[1]
Kale girişinden bir görünüm

1.2 Köyün İsminin kaynağı
Köy çevresindeki ilk yerleşmeler Fırat Nehri kenarında oluşan Eskidam olarak nitelenen köydür. Bu köy Karakaya barajının yapılmasıyla devlet eliyle boşaltılmıştır. Köylüler Eskidam’ın yukarısında bulunan yükseltisi daha fazla olan bugünkü Yenidamlar köyüne taşınmıştır. Eski köyden yola çıkılarak da köye Yenidam denilmeye başlanmış. 1980’li yıllarda köye gelen memurlarca da ismi Yenidamlar olarak kayıtlara geçirilmiştir.[2]
1.3 Köyün yerleşim planı
Köyün yerleşim planı dağınık bir plana sahiptir. Bunun nedenlerinin başında ise; Köyün dağ eteğine yerleşmiş olması ve ailelerin bir arada yaşamasını sağlayacağı düzlük bir alana sahip olunmaması, toplu olarak yerleşmeyi sağlayan su sorunu olmaması, aileler arasında yaşanan husumetler, ailelerin bahçelerinin çevresinde yerleşim kurması köyün dağınık bir yerleşim planına sahip olmasında büyük etkiye sahiptir.
1.4 Köyün mesken yapısı
Köyün mesken yapısı geçmişten kalan toprak, çakıl taşı ve samandan yapılan kerpiç evler ve son on yılda tuğladan yapılan beton evlerdir bunların sayısı bir elin parmak sayısından azdır. Yöre halkının toprak evlere alışması, sağlıklı olduğuna inanması, bazı ailelerin de ata mirası olarak kabul etmesi nedeniyle toprak evler yörede hala etkinliğini sürdürmekte yıkılan kerpiç evler kaderine bırakılmayıp onarılmaktadır. Yıkılan kerpiç evlerin sahipleri ise köylü tarafın atalarının mirasını korumamakla addedilip ayıplayıcı bir gözle bakılmaktadır.[3] Asıl yapı malzemesi çevrede başka yapı malzemesi olmamasından dolayı topraktır. Evler genellikle iki katlı altta şu anda kullanılmayan ahır, evin hemen yanında bulunan kayısı depolamak ve ambar olarak kullanılan depo ve onun hemen yanında kuru kayısı üretiminde kayısılara kükürt vermek için kullanılan halk arasında ‘’islim’’ olarak nitelenen kapısı penceresi olmayan oda benzeri yapıdır.
İslim
1.5 Köyün Tarihçesi
Köyde geçmişe ait mimari eser ya da kalıntı olmaması köyün tarihinin eski olmadığını bize gösteriyor. Köye ilk yerleşimler Konya’da bulunan 3 kardeşin Adıyaman Gerger’e ardından Malatya Kale ilçesine gelmesiyle başlar. Bir süre düzlük alanda kalan bu kardeşler yazları baş gösteren su sorunu nedeniyle bir süredir yaylak olarak kullandıkları ilçenin merkezine göre daha sulak olan Yenidamlar köyüne yerleşir. İzollu aşiretinin de bölgeye yerleşimlerinin olması sebebiyle yaylak olarak kullandıkları bu yerde kalıcı olarak kalırlar.[4]

1.6 COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ VE İKLİM ŞARTLARI
Köy dağ eteklerine kurulan bir köy olmasından dolayı genel anlamda engebelidir, yer yer bulunan düzlük alanlarda kayısı yetiştiriciliği yapılmaktadır. Köyün eteklerine yerleştiği dağa ise halk arasında Çakçak Dağı denilmektedir. Köy Elâzığ ile karşı karşıya olup arasından Fırat nehri geçmektedir.
Köyün en yüksek noktasından bir görünüm
1.7 İKLİM
Köy Doğu Anadolu Bölgesinde bulunması itibariyle bölgenin iklim şartlarını taşımaktadır. Ancak yükseltisinin Malatya merkez ve Kale merkeze göre yaklaşık 500 metre daha fazla olması sebebiyle arada küçük de olsa yağış ve sıcaklık farkları oluşmaktadır. Kışları soğuk ve kar yağışı olarak geçer. İlkbahar mevsimi genelde yağmur şeklinde olur. İlkbaharın gelmesiyle birlikte karlar erimeye başlar, köyün kaynak sularında gözle görülür derecede artış meydana gelir. Köyün iklimi sert karasal bir özellik gösterir.
Kış mevsiminde köyün yolu

1.8 Toprak Yapısı
Köyün toprakları verimsiz taşlı, görünüm olarak da gridir. Engebeli bir zeminde bulunan köyün toprakları baraj yapımı ve rüzgârın etkisiyle zamanla taşınarak Fırat nehrine kavuşmuştur. Genel olarak toprağın humusunun bulunduğu en üst katman ya yoktur ya da çok incedir. Yer yer bulunan kahverengi düzlük alanlardaki topraklarda kayısı ve tahıl yetiştirilir ancak yapılan bu tarım da pek verimli değildir.
Köyün toprak yapısı
1.9 Bitki Örtüsü
Köyün bitki örtüsü yok denecek kadar azdır. Genel olarak bölge insanının geçim kaynağı olan kayısı ve özel tüketim için yetiştirilen ceviz ağaçları bulunmaktadır. İnsan eliyle dikilen ağaçlar dışında ilkbaharda çıkıp sonbaharda kuruyan çeşitli çalılar ve otsu bitkiler dışında bitki örtüsüne rastlamak imkânsızdır. 
İlkbaharda köyden bir görünüm
II. BÖLÜM
1.1 Nüfus Özellikleri
         Köyde okul olmaması ve köye uzak olması sebebiyle genellikle yaşlılar bulunmaktadır. Yazları tarım ve tatil amaçlı dışarıdan gelen nüfusla birlikte köyün nüfusu artmaktadır. Köyde yaşayanların hepsinin köyden başka yerleşim yerlerinin bulunmasından dolayı köy dışarıdan gelenlerin tabiriyle terkedilmiş gibidir. Köy halkı maddi sıkıntılar, geçimsizlik gibi sebeplerden dolayı 70’li yıllardan itibaren İstanbul, Adana ve Mersin’e göç etmişlerdir.[5] Köy halkı İstanbul’un Esenler ilçesinde bulunan Yenidamlar Köyü Derneği vasıtasıyla bayramlaşma, taziye, düğün, kına, sünnet vb. törenlerde bir araya gelmektedir.
İstanbul Esenler Yenidamlar Köyü Derneği
1.2 Eğitim Durumu
          Köy halkının eğitim durumu yaşlılarda düşüktür. Köyün herhangi bir okulu bulunmamaktadır. Köyde bulunan birkaç ailenin çocukları ise taşımalı eğitimle ilçe merkezinde ki İzollu İlköğretim Okulu ve Karaköy İlköğretim okullarına gitmektedir. Göç edilen yerlerde ki aileler ise çocuklarının eğitimine destek vermekte her aile çocuğunu okutmaktadır.
1.3 Ekonomik Yapı
         Köyün ekonomik yapısı sadece tarıma dayanmaktadır; o da kayısı yetiştiriciliğidir. Köyün engebeli bir araziye kurulmasından dolayı tarım ilkel yöntemlerle yapılır. Son yıllarda belediyenin yardımıyla iş makineleri ile köyün düzlük alanları genişletilmiştir. Bilinçsiz yapılan tarım, engebeli ve verimsiz toprağın da etkisiyle kayısı yetiştiriciliğinden pek fazla verim alındığı söylenemez. Köyün sürekli dışarıya göç vermesinin de en büyük nedeni budur.
Tarım sulamayla yapılır. Son yıllarda kayısıda olumsuz hava şartları sonucu düşen verim ve düşük kayısı fiyatları nedeniyle köyün bazı aileleri kayısı bahçelerini ceviz bahçesine çevirmiştir. Köylülerin bir kısmı ise yazın kendi bahçelerinde kışın ise Malatya merkezde geçici işlerde çalışmaktadır.
Kuru Kayısı üretimi
1.4 Köyün ulaşım durumu
         Köy Kale merkeze 13 km Malatya merkeze 53 km uzaklıktadır. Köye ulaşım bu yıl içinde bitirilen asfalt yollarla yapılmaktadır. Özel araçların dışında ulaşım minibüsler ve dolmuşlarla yapılmaktadır. Köye en yakın belediye toplu taşıma aracının geçtiği uzaklık 13 km’dir. Köyün yolları kış mevsiminde ortalama 20 gün boyunca kapalı kalmakta köyün yaşlı ve hastaları için büyük bir tehlike arz etmektedir. Köyün yolları dağ eteklerinden Fırat nehri boyunca uzanan uçurumlarla dolu çetin bir yoldur. Yol kenarlarında aydınlatma ve bariyer olmaması geçmişten günümüze çok sayıda ölümlü kazaya neden olmuştur.
III. BÖLÜM
KÜLTÜREL YAŞAM
1.1 Köyde Sosyal Hayat
Köyde sosyal hayat köy kahvesi vb. bir mekân olmaması nedeniyle genellikle cami çevresinde, köy çeşmesi başında bahçelerde geçer. Yenidamlar köyüne mensup bir köylü kış hariç vaktinin en az yarısını bahçede geçirir. Budama, sulama, ilaçlama, çapa, ot biçme gibi işlerle uğraşır ve bu hiç bitmez. Köylüler arasında kullanılan ‘’Köyde iş bitmez’’ deyimi buradan türemiştir. Köylüler bahçelerini ve ağaçlarını aşırı derecede sevmekte bu da geçmişte fındık içini doldurmayacak sebeplerle toprak ve su üzerine çıkan istenmeyen hadiselerin yaşanmasına neden olmuştur ve olmaktadır.
                Köyün çeşmesi
1.2 Köyün Belli Başlı Aileleri
Köyde geçmişten bu yana bilinen altı sülale ve bunların altlarında oluşturdukları aileler bulunmaktadır. Bunlar; Mamki Hisinan, Mamki Saydikan, Mıstan, Sılan, Topalan ve köye muhacir olarak gelen Dağheyran sülalerinden oluşmaktadır. [6]
1.3 Gelenek Görenekler, Örf ve Adetler
Köyün gelenek görenekleri köyün yaşlıları ve orta yaş insanları tarafından iyi bir şekilde korunmakta ve yaşatılmaktadır. Bu örf adetler ise bayramlar, taziye, giyim kuşam, yemekler, düğünler, nişanlar, kız isteme vb. gibi konulardır. Köyün örf ve adetleri sürekli gençlere aktarılmak istense de küreselleşen dünya da tek tip kültüre doğru gitmemiz bunu bir hayli zorlaştırmakta ve bu örf ve adetler her geçen yıl biraz daha yok olmaktadır.
1.4 Bayramlar
Bayramları birçok aile köyde geçirmek için bayramlarda köye gelirler. Bayram namazı sonrası cami hocası için bayram parası toplanır. Cami çıkışında sırayla bir yuvarlak oluşturulur ve her gelen sırayla birbiriyle bayramlaştıktan sonra sıraya girer gelenler ile bayramlaşırlar. Bu bittikten sonra köyün en yaşlısından başlanarak köyün büyük önemli ailelerin evleri ziyaret edilir. Evine gidilen aileler gelen misafirlere bayram çorbası adını verdikleri çorbayı ikram eder ardından bir müddet yapılan sohbetten sonra tekrar bayramlaşılarak ziyaret bitirilir. Küçük çocuklara para veya şeker verilir.
 İstanbul’da yapılan bayramlaşmalar ise köyün derneği aracıyla gerçekleştirilir. Bayramda köye gidemeyen köylüler bayramın ikinci günü dernekte toplanır. Kur’an tilaveti ile başlayan program ardından tatlı ikramıyla devam eder; köyde ki benzer bayramlaşma merasimi burada da yapılır bir yuvarlak halka oluşturulur ve sırasıyla bayramlaşılır program böyle sonlanır.

1.5 Düğünler
Düğün merasimleri şehirde ve köyde olmak üzere iki farklı şekilde yapılır; Köyde yapılan düğünler biraz daha köyün örf ve adetlerini içerirken göç edilen şehirlerde yapılan düğünler biraz daha basitleştirilmiş genelleştirilmiş örf ve adetlerden uzak şekilde yapılır.
         Köyde evlenmeler genelde görücü usulü ile olmakla birlikte karşılıklı anlaşma ve kız kaçırma gibi yollarla da olabilmektedir. Evlilik isteği direk olarak babaya iletilmez anneye abi kardeş ya da evliliği simgeleyen yollar ile ebeveynlere belli edilir; Bu yollar erkeklerde yemekte pilava kaşık saplama, bıyık bırakma, aile üyelerine karşı huzursuzluk oluşturacak hareketlerde bulunma kızlarda çeyiz hazırlama, damda gezme gibi davranışlarda bulunma bir kızın ya da erkeğin evlenme isteğini belli etme yöntemidir.[7] Evlenme yaşı geçmişte 13 yaşa kadar indiği söyleniyor, günümüzde kızlarda 18, erkeklerde ise askerlikten sonra 22’li yaşlara kadar ilerlemiş durumda. Evlilik yaşında oluşan bu değişikliğin sebebi günümüz Türkiye şartlarında yaşam standartlarının yükselmesi sonucu ailelerin gelin ve damat adaylarından beklentilerinin değişmesidir.
Evlendirme kararı alındıktan sonra aile evlatlarına yakışan bir gelin bulmak için komşu ziyaretleri, düğünde kız beğenme, çevrenin önerdiği tavsiye ettiği kızlarla yakın temasta bulunurlar. Kız beğenilmişse kızın isteneceği aileye vasıtalar aracılığıyla haber gönderilir. Kızın ailesi kızı vermeye niyetliyse kızı istemek için gün belirlenir. Belirlenen günde erkeğin anne babası dayısı amcası yaşıyorsa dedesi kızı istemeye gider. Kızın ebeveyn ve akrabaları da aynı şekilde hazır bulunur. Ailede dede varsa kızı ‘’Allah’ın emri peygamberin kavliyle’’ dede ister. Yoksa baba o da yoksa akrabalardan erkek olanlardan biri kızı ister. Kız tarafı da kabul ederse erkek ve kız ailelerin ellerini öper. Söz kesmenin ardından nişan için bir gün belirlenir. Ardından nişan yapılır. Köyün unutulmuş bir geleneği de anneye verilen süt hakkı adı verilen bir miktar para veya onunla aynı değere sahip değerli eşyadır. Zamanla unutulan bu gelenek bazı ailelerde halen devam etmektedir.
Eskiden köyde bayramlarda nişanlılık dönemlerinde kızın evine koç gönderilirmiş ancak bu gelenek zamanla kaybedilmiş yerine kız için elbise veya değerli eşya gönderilmeye başlanmış. Nişan süresi pek uzatılmaz düğün genellikle yaz aylarında kayısılar hasat edildikten sonraya denk getirilir. Düğünden önce nişanlı kızla damat ve akrabalardan oluşan üç dört kişilik grupla Malatya merkezde alışverişe çıkılır, geline kıyafet değerli eşya satın alınır. Düğüne geleceklere davetiye dağıtılır.
 Düğünden önce kıza kına gecesi yapılır. Kına gecesinde evlenecek kıza Bindallı denilen kıyafet giydirilir. Düğün günü sabah erkek tarafı kızı evden almaya gider. Gelinin genellikle kardeşi kapıyı açmaz bahşiş ister. Bahşiş alındıktan sonra gelinin babası kızı kapıya getirir kapının önünde bir kişi havada Kur’an tutar kız Kur’an’ın altından geçerek düğünün yapılacağı yere götürülür.
Düğünler ailelerin isteklerine göre iki şekilde yapılır. Birincisi davul ve zurna eşliğinde halay çekilerek ikincisi ise Kur’an tilaveti yapılarak sade bir şekilde yapılır.[8]
Düğün alayı


1.6 Kına Gecesi
Kına gecesi düğünden önce önceden belirlenen bir salon ya da kız evinde yapılır. Evlenecek olan kıza özel bir kıyafet olan bindallı adı verilen el dikimi kıyafet giydirilir. Günümüzde bu kıyafet elde dikmek yerine hazır olarak alınmakta ya da hiç kullanılmamaktadır. Evlenecek kızın başına tülbent örtülür. Kına gecesinde gelenlere ve evlenecek kızın avcuna kına yakılır. Söylenilen acıklı şarkılarla kızın ağlatılması adettendir. Kına yakıldıktan sonra tülbent köyün evlenmemiş genç kızları tarafından “darısı benim başıma” denilerek alınır, tülbenti alan kişinin kısmetinin açılacağı bir an önce evleneceği inancı vardır.[9]  
Bindallı
1.7 Din ve İnanış
         Köyün dini inanışı Hanefi mezhebine bağlı Müslümanlardan oluşur. İslam dininin getirmiş olduğu emir ve yasaklara bağlıdırlar. Köyün kadrolu bir imamı yoktur. Namazları köylüler kendi aralarında seçtikleri birine kıldırtır. Camiye ve köye arada sırada geçici olarak gönderilen imama saygı sonsuzdur. Bayramlarda imam için para toplanır, her öğün için imama yemek götürülür, imamın sözü emir kabul edilip dedikleri harfiyen yerine getirilir. Köyün biri eski biri yeni olmak üzere iki camisi bulunur. Eski cami köyün imamı için lojman görevi görür ayrıca dışardan gelen misafirler içinde konuk evi olarak kullanıldığı da olmuştur. Ramazan aylarında her aile bir gün caminin alt katında ki yemekhanede tüm köylüye yemek verir. Köyde İslam’dan önce bir gelenek olarak da şu an pek yapılmasa da dolunay çıktığında tenekelere vurularak ses çıkarılıp teneke çalınırmış.[10]
Teneke çalan köylüler
1.8 Köyün Dil Yapısı
         Köyde yaşlılar genellikle Kürtçe konuşur az da olsa Türkçe bilirler. Köyün orta yaş grubu her iki dili de rahatlıkla konuşur, gençlerde ise köy dışında yaşamalarından dolayı Kürtçe bilen yoktur. Konuşulan Türkçe de şive yoktur. Atasözleri ve deyimler Kürtçe ve Türkçe olarak sıkça kullanılır. Köyde Türkçe’nin yanında kullanılan bazı Kürtçe atasözleri ve deyimler ise şunlardır;
Malı ser male nabe : Ev üstünde ev olmaz.
Mırişke bıgere velınge vebı zelkbe : Gezen tavuğun ayağında pislik olur.
Gutık ke bı pırse bi wi ali dreye : Köpek korktuğu yana havlar
Kere mıri jig ur natırse : Ölmüş eşek kurttan korkmaz
Jı pırra pır dıçe jı hındıka hındık : Çoktan çok gider, azdan az.[11]
1.9 Doğum
         Köyde yeni doğum yapan kişinin evine yeni doğan çocuk için elbise veya altın değerli eşya alınır. Kızın kayınbabası doğum yapan gelinine değerli takı hediye eder. Gelenlere tatlı ikram edilir. Doğum yapan kadın 40 gün boyunca evden çıkmaz, yatılan yerin başucuna Kur’an-ı kerim konulur. Bebeğin giysisine nazarlık takılır. Köyün batıl bir inancı olan göbek bağının doğan çocuğun geleceğine etki etmesi inancıdır. Bebeğin düşen kordon bağı gelecekte olması beklenen bir mesleğin bulunduğu çevreye gömülür. Eğer çocuğun doktor olması isteniyorsa bu kordon bağı hastane bahçesine gömülür, eğer çocuğun dini bir kurumda Allah yolunda bir hayat geçirmesi dileniyorsa kordon bağı cami bahçesine gömülür.[12]
2.0 Ölüm
         Köyde ölüm gerçekleşirse ilk önce camiden bu köylülere duyurulur. Ölen kişinin parmakları çenesi yumuşak bir bezle bağlanılır. Elleri yana getirilir Elbiseleri çıkarılır. Göğsünün üzerine bir bıçak konulur. Gece ölmüş ise bir sonraki gün defnedilir. İnanışa göre gece toprak defnedilen kişiyi kabul etmeyeceğidir. Bu beklemenin sebebi ölünün yakınları uzakta ise gelmesidir. Ölünün yakınları tarafından kefen alınır. Erkeklerin cenazesini erkekler kadın cenazesini kadınlar yıkar. [13]
Anneannemin mezarı
Ölen kadın ise tabutun üzerine yazması atılır. Erkek ise normal bir örtü atılır. Cenaze yıkandıktan sonra bekletilmeden mezarlığa götürülür. Cenaze namazı kılındıktan sonra mevta mezara indirilir. Mezar kapatılır. Mezar kapatıldıktan sonra mezara su dökülür, burada ki amaç inanışa göre mevtanın sorgusunun çabuk ve kolay geçmesidir. Mezar defnettikten sonra cenaze evine gelinir ve ağıt yakılır Kur’an okutulur. Ölü evinde 1 hafta süreyle yemek yapılmaz. Ölü çıkan eve komşu, tanıdık, akraba gelerek başsağlığı diler. Eve her gelen bir Fatiha okutmak için “lillahi teala el Fatiha” der ve evdeki herkes bir fatiha suresi okur. Ölümden 1 hafta sonra ölü evinde yemek yapılır mevlit okutulur. Helva dağıtılır. İnanışa göre 52’nci günde et kemikten ayrılır. Bugünün akşamında da tekrar kuran okutulur. Dini bayramlarda ölü ziyaret edilir. Toprağına su dökülür şeker dağıtılır.  [14]

2.1 Kirvelik
Köyde yaygın olarak gerçekleştirilen ve korunan bir gelenek olan kirvelik, sünnet edilecek çocuğun sünneti esnasında yanında bulunan, sünneti esnasında onu kucağında tutan sünnet kıyafetlerini alan onunla ilgilenen kişidir. Kirve aileye yakın kişilerden seçilir ve aile arasında dostluk pekiştirilir kirve sünnetten sonra artık akraba sayılır.
Sünnet olan çocuk ve kirvesi
2.2 Sünnet
         Köyde sünnet 9 ile 12 yaş arasında olan çocuklar için gerçekleştirilir. Düğüne geleceklere davetiye gönderilir. Ailenin isteğine göre çalgılı ya da çalgısız bir şekilde Kur’an tilaveti yapılarak gerçekleştirilir. Düğüne davet edilenlere yemek dağıtılır, bu yemek genellikle lahmacundur. Sünnet edilecek çocuğun elbisesi kirvesi tarafından alınır. Sünnet yapıldıktan sonra çocuğa ziyarete gidilir. Çocuğun elbisesine ziyaretçiler tarafından altın takılır.[15]
2.3 Giyim Kuşam
Köyde giyim kuşam erkeklerde günümüzde pek görülmese de şalvar, gömlek, yelek, bel kuşağı, ayakkabıdır, kafalarına ise takke veya şapka takarlar
.                                             Dedemden Köyün giyim kuşamı
Köyün kadınları beyaz eşarp takar, altına penye üstüne yelek altına ise etek veya kendi elleriyle diktikleri şalvarı giyerler. Gösteriş meraklısı değillerdir, sade bir giyimleri vardır.
Köyün kadınlarının giyimi
2.4 Köyün Yemek Kültürü
         Köyde yemeklerde kullanılan yemek malzemelerinde bulgur ağırlıklıdır. Bulgurun yanına eklenen et, sebze ve çeşitli tahıl ürünleriyle yemekler yapılır. Yemekler yerde sini denilen metal plakanın üzerinde yenilir. Köyde ekmek önemli bir yer tutar. Ekmek demir sac üzerinde yufka, tandır, yağlı, bazlama şeklinde yapılır. Köyün evlerinin hemen hemen hepsinde evin dışında ve içinde olmak üzere iki tane yemek pişirmek için ocak bulunur. Yemekler, şehrin uzak olmasından dolayı tüpe ulaşmanın zor olması ve ekonomik bir külfet taşımasından dolayı genelde ev içindeki ocakta odun ateşinde pişirilir ve yapılan yemeklere ayrı bir lezzet katar.
Ev içinde kurulmuş ocak
Sac ekmeği
Geleneksel olarak yapılan çorbaları; mercimek, kavurmalı erişte, bulgur çorbası, tarhana çorbası, döğme çorbası, pirinç çorbası, yoğurt çorbası, ekşili çorba, barbunya çorbası, mantı çorbasıdır.
Yoğurt çorbası
Geleneksel olarak köfteler ise analı-kızlı, içli köfte, sumaklı köfte, top köfte, mercimekli çiğ köfte, etli köfte, ıspanaklı ekşi köftedir
İçli köfte
Ana yemekleri ise kavurmalı pilav, etli bamya, bumbar dolması, sıkma köfte, türlü, bulgur pilavı, Malatya tavası, kuru fasulye, nohutlu pilav vb.
 
Kavurmalı pilav
        













1 yorum:

  1. Konyadan gelip dilin Kürtçe olması neden acaba

    YanıtlaSil