TÜRKİYE
İSRAİL İLİŞKİLERİ
İsrail
ile yaşanan ilk kriz 1956 yılında Süveyş Kanalının işgali ile yaşanmış olup iki
ülke arasındaki diplomatik ilişkiler ilk defa maslahatgüzarlık seviyesine
inmiştir ve bu durum 1970 yılına kadar devam etmiştir.
1967
yılında ikinci Arap-İsrail Savaşları ile ilişkiler yeniden gerilmiştir. Türkiye
İncirlik Üssü’nü Amerikan uçaklarına kapatarak ve Arap devletlerine silah
yardımı noktasında yardımcı olmayarak tarafsız kalmaya çalışmıştır.
1973
yılındaki üçüncü Arap-İsrail Savaşı’nda yine Amerikan uçaklarına izin vermemiş,
Rusya’nın hava sahamızı kullanmasına karşı çıkmayarak Arap ülkelerine yapılan
yardıma engel oluşturmamıştır.
Filistin
Kurtuluş Örgütünün 1988’de ilan ettiği Filistin Devletini Arap ülkelerinden
önce tanımıştır.
1982
yılında Lübnan’ı işgal eden İsrail, bu bölgedeki FKÖ içinden destek alan Asala
ve pkk ile ilgili Türkiye ile istihbarat paylaşımı içine girmesi, iki devlet
arasındaki ilişkileri olumlu yönde etkilemiştir.
Türkiye
İsrail ilişkilerinde durağanlaşan dönem 1990’lı yıllardır.
2002
yılında Cenin Kampı’na yapılan saldırıyı dönemim Başbakanı Ecevit “soykırım”
olarak değerlendirmiştir.
2004
yılında Hamas lideri Şeyh Ahmed Yasin’in öldürülmesini Başbakan Erdoğan İsrail
Devleti’nin yapmış olduğu bu suikastı terör olarak tanımlamıştır.
2006 yılında İsrail, Hamas lideri Halid Meşal’in
Ankara’da misafir olmasını Türkiye’nin Hamas Örgütü’nü tanıması şeklinde yorumlamış
ve sert eleştirilerde bulunmuştur.
Davos
Krizi
İsviçre’nin
Davos kasabası 1971’den beri düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’na ev sahipliği
yapmaktadır.
2009
yılında Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın Bm Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un, Arap
Birliği Sekreteri Amr Musa’nın ve İsrail Cumhurbaşkanı Perez’in panelist olarak
katıldığı “Gazze: Ortadoğu’da Barış” paneli zirveye damga vurmuştur.
Medya Etkisi ve Alçak Koltuk Krizi
Türkiye-İsrail
İlişkilerinde önemli bir etkiye sahip olan medya, özellikle Türk dizi ve filmlerinde İsrail’in Filistinlilere yaptığı sistematik saldırıları zaman zaman
eleştirmiştir.
Bu
gelişmelerin sonucunda İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon’un,
Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol’la görüşmesinde, Çelikkol’u alçak
koltukta oturtması, masaya sadece İsrail bayrağını koyması, Çelikkol’un yanında
gazetecilere olayın kumpas olduğunu İbranice olarak açıklaması ve Çelikkol’la
tokalaşmaması Ankara’da çok sert bir şekilde karşılandı.
Ankara
İsrail Büyükelçisi Gabby Levy’i Dışişleri Bakanlığına çağırıp durumdan duyulan
hoşnutsuzluğu dile getirip bir özür beklendiğini aksi halde Büyükelçi
Çelikkol’un geri çağırılacağını söylemiştir.
Mavi
Marmara Saldırısı ve Palmer Raporu
31
Mayıs 2010 tarihinde abluka altında
tutulan Gazze Şeridine insani yardım götürmekte olan Gazze Yardım Filosu’na
İsrail silahlı kuvvetlerinin saldırısı sonucu 8 Türkiye, 1 ABD vatandaşı olmak
üzere 9 kişinin hayatını kaybetmesi ayrıca çok sayıda insanın yaralanması,
Türkiye İsrail ilişkilerini çatışma noktasına getirmiştir.
Saldırının
ardından Türkiye Tel Aviv büyükelçisi geri çağırılmış ve ilişkiler
maslahatgüzar seviyesine indirilmiştir.
32
ayrı ülkeden 600 civarında kişinin bulunduğu filo kıyıdan 72 mil uzakta,
uluslar arası sularda saldırıya uğramıştır.
BM
Genel Sekreterliği Soruşturma Paneli başkanı Geoffrey Palmer’in Eylül 2011’de
hazırladığı rapora göre İsrail’in kendini savunması hakkına yer vermesi ile
Türkiye tarafını tatmin etmediğini söylemiştir.
Ayrıca
İsrail’in gemiye çıkmadan önce nihai uyarının yapılmadığı, aşırı ve mantıksız
davrandığı, müdahalenin orantısız olduğunu ve yaralananlara ve ölenlerin
ailelerine tazminat ödemesinin gerektiğini raporda yer almıştır.
Mavi
Marmara saldırısıyla gerilen Türkiye İsrail ilişkilerinin onarılması için
İsviçre’de 5 maddelik taslak anlaşması imzalandı.
1-Mavi
Marmara için tazminat
2-Büyükelçiler
yeniden göreve başlayacak
3-Türkiye
davalardan vazgeçecek
4-Hamas’ın
Türkiye’deki aktiviteleri sınırlandırılacak
5-Doğalgaz
imkanları değerlendirilecek
Türkiye
bu haberleri doğruladı ancak sürecin devam ettiğini belirtti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder