3 Ocak 2016 Pazar

IRKÇILIK NEDİR


IRKÇILIK
IRKÇILIĞIN TANIMI
Bir halkın veya bir grup insanın diğer halk  ya da insanlardan farklı olmak ile kalmayıp ve aynı zamanda diğerlerinden fiziksel, düşünsel, bilgi ya da ahlaki bakımdan daha iyi, daha güçlü, daha yüksek ve daha yaratıcı olduğunu düşünen ve bu üstünlüğünün atalardan miras alınmış olan biyolojik farklılıklardan kaynaklandığını savunan anlayıştır.

Irkçılık genel olarak çeşitli insan ırkları arasında biyolojik farklılıkların kültürel veya bireysel meselelerden kaynaklanan  ve gerektiğinde doğal sebeplerle bir ırkın(çoğunlukla kendi ırkının) diğerlerinden üstün olduğuna ve diğerlerine hükmetmeye haklı olduğuna duyulan inanç veya bu değerleri kabul eden doktrindir.
IRKÇILIĞIN TARİHÇESİ
Bilim adamları Irk kavramının  başlangıcını M.Ö. 14. ve 15. yy. kadar uzandığını ifade etmektedir. Ancak ırk kavramı daha önceki dönemlerde Mısır uygarlığında Firavunlar devrine ait mezar duvarlarındaki resimlerde, rastlanmaktadır. Yerliler(mısırlılar) başka renkte yabancılar başka renkte tasvir edilmiştir.
 M.Ö. 200 yıllarında  Eski Yunan tarihinde bunlara benzer kabileci anlayışlarla karşılaşılır. Yunanlıların ırk ve renk ayrımları,  “eşitsizlik” anlayışına dayanır. Yunanlılar yaşadıkları kendi toplumlarını üstün görerek diğer toplumlara “Barbar” demişlerdir. İnsanları alt sınıf ve üst sınıf olarak ikiye ayırmışlardır.Yunanlılardaki bu tabakalaşma ileride dikdatörlerin ve köle sisteminin kurulmasına sebep olmuştur.
Avrupa’nın 15. yüzyılda Rönesans ve Reform hareketleriyle birlikte ilimde, fende  yaşanan  gelişmeler ve coğrafi keşifler sonucunda, Avrupalılar o zamana kadar bilinmeyen yerlere gittiler. Yeni kıtaları ve yeni yerleri keşfetmeleri ile birlikte  dünyayı sömürgeleştirme süreci başlamıştır. Portekizliler ile başlayan keşifler ve 1492 de Cristof Colomb’un yaptığı seferler  sonucunda bilinmeyen Karanlık Okyanusu Atlantik’i ve Afrika’nın batı kıyılarına yolcululuklar başladı. Bu hal, aynı zamanda farklı ırkların birbirleriyle tanışması demekti.
    Batılıların Amerika kıtasını  tamamı ile sömürgeleştirme çabaları, bütünü ile boş bir toprağı işgal etme meselesi değildi, çünkü bu hadiseden oldukça gelişmiş durumdaki Meksika ve Peru’nun Aztek ve İnka kültürleri de yok oldu.
SARI İLAHA(ALTIN) SUNULAN İNSAN KURBANLAR
15.yüzyılın ikinci yarısında Avrupa da çok az altın bulunuyordu. Para olarak basılan altın külçeler genişleyen ticareti karşılayamadığından para kıtlığı içine girilmişti.
Kapitalistler yatıracak sermaye bulamıyorlar ve yüksek faiz ödemek zorunda kalıyorlardı.
Avrupa’nın altın “açlığı ve susuzluğu” denilecek kadar “umut kırıcı” ölçüde altına ihtiyaç vardı.
Avrupa altın ya da zenginlik kaynağı olabilecek yerler aranmaya başlandı. Böylece “Siyah Kıtada Kara Günler” başlamış oldu.
Avrupa adeta gözlerini açmış altın düşlüyordu. Bernal Diaz, “Altın her şeyi sağlar.” diyordu. C.Kolomb İle birlikte “Altın bir ilah haline geliyordu.”
Yeni kıtada koloni kuran İngilizler, zaman geçtikçe kıtlıktan kırılmaya başlayınca,  yeni kıtanın yerlileri olan “Kızılderililer onlara mısır ve hindi yardımı yapmalarına rağmen, onlar “yerli avına” çıktılar ve Kızılderilileri öldürerek etlerini yediler. Hatta cesetleri bile çıkarıp yediler. “İnsan kasaplığı vardı.” çocukların elleri ve ayakları kesilip kızartılarak yeniliyordu.
Her şey 1492’de Cristof Colomb’un  Amerikaya keşfiyle başladı. Tanrı adına diye çıkılan bu yol ne acı k, bir ulusun yok edilmesine doğru gidiyordu.
Kızılderililer, Avrupa’nın katliamdan asırlarca kurtulamadı. En çok kelle getiren Kızılderili avcılara mükafat verilirdi. Kızılderililerin kellerinin teşhir edildiği bir müze oluşturuldu.
Hem toprakları ellerinden alınan hem yaşama biçimleri değiştirilen ve dinleri zorla değiştirilen ve bütün bunlara karşı çıkıldığında “vahşi” denilip yok ediliyor.
  Başlangıçta  Kızılderililerin “göğü delip gelen adam” manasına gelen “Papalagi”  diyerek kutsiyet atfettikleri Beyaz Adamların bir gün kendilerini yok edeceklerini düşünmemişlerdi.
Kızılderili kabile liderinin söyledikleri;
Ama niye ağlayayım?
İnsanlar denizdeki dalgalar gibi gelip geçerler
Biz gidiyoruz, ama beyaz adamında bir gün keşfedeceği şeyi bugünden biliyoruz.
Hepimiz aynı büyük ırktan geliyoruz.
Beyazlarda bir gün topraklardan gidecektir.
Belki de bütün ırklardan çabuk. Tabiatı zehirlemeye devam edin . Ve bir gece kendi çöplerinizde boğulacaksınız.
1500- 1600 yılları arasında Meksika nüfusunun 25 milyondan 1 milyona, Yeni kıtanın nüfusunu 80 milyondan 10 milyona düşürmüşlerdir.  100 yılda insanlığın  beşte biri yok olmuştur.
Felaketin şiddetini ortaya çıkaran anlayış, sonraki nesillere de intikal eden bir atasözü olarak “En iyi Kızılderili ölü Kızılderilidir.” sözüyle zaten ifade edilmiştir.


KARA TİCARETİ
Katliamı en derin şekilde yaşayan diğer önemli kitle de “Zencilerdir.” Özellikle Amerika da nüfusun yok edilmesiyle birlikte sömürülecek insan bulunamaz hale geldi. Böylece Amerika’ya siyahi köle getirilmeye başlandı. Zamanla “Zenci Köle Ticareti” korkunç boyutlara ulaştı.
100 milyon kadar insan köle ticaretinin  kurbanı olmuştur.
Adalet mekanizması ise daha iç karatıcıdır. Suçlanan kişi kara derili olunca, adaletin kılıcı son derece keskindir. Bu bakımdan hapishanelerin rengi gittikçe siyaha bürünmektedir.

Amerika da bir okulda siyahı kökenli öğrencinin dışlanması
SOSYAL DARWİNİZM
    Güçlünün haklı sayılması eşitsizlik, ırk ve etnik temelli ayrımcılıklar zulüm, haksızlık, rekabet ve çekişme, fakirlerin ezilmesi gerektiğini, zayıf olanın sömürülmesi gerektiğini savunan görüştür.
     Bu teoriye göre  insan alt sınıf(siyahiler) ve üst sınıf(beyazlar) olarak ikiye ayrılmıştır.  Medeni ırklar vahşi olarak gördükleri alt sınıf insanları dünya çapında yok edecek ve onların yerine geçeceklerdir. İnsan benzeri maymunlarında soyları kurutulacaktır. Böylece daha medeni bir duruma gelecek. Bir zenci ve Avustralyalı Goril arasında var olan yakınlık ortadan kalkacaktır.
     Avrupalılar yaptıkları katliamları bu teoriye dayanarak meşrulaştırmışlardır.

NAZİ SOYKIRIMI
    Almanya’nın Nazi döneminde yaklaşık 6 milyon Yahudi’nin sistemli bir şekilde öldürdükleri katliama verilen isimdir. Yahudilerin yanında Sinti, Roman, Yenişler ve diğer Çingeneler denilen insanlar, özürlüler, savaş tutsakları, lehler ve slavlar da bu katliamın kurbanı olmuştur.
    1933 yılında “nihai çözüm” olarak Yahudileri toplayıp  ölüm kamplarına götürülmeleri ve sistemli olarak büyük kapsamlı bir şekilde “gaz odalarında öldürülmeleri ve cesetlerinin yakılmasıdır.
BOSNA SOYKIRIMI(SREBRENİTSA)
II. Dünya savaşından sonra Yakın Avrupa tarihinde yapılan en büyük katliam olarak tarihin kara sayfalarına geçen katliamdır.
1995 yılında General Ratko Miladiç komutasındaki sırp ordusu tarafından bir gecede 8000 sivil Boşnak’ın(çoğunluğun Müslüman olan) BM barış gücü koruması altında olmasına rağmen canlarına kıyılmıştır.

Okullarda ve depolarda toplatılarak toplu halde kurşuna dizilerek toplu mezarlarda gömüldüler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder