IRKÇILIK
IRKÇILIĞIN
TANIMI
Bir
halkın veya bir grup insanın diğer halk
ya da insanlardan farklı olmak ile kalmayıp ve aynı zamanda
diğerlerinden fiziksel, düşünsel, bilgi ya da ahlaki bakımdan daha iyi, daha güçlü,
daha yüksek ve daha yaratıcı olduğunu düşünen ve bu üstünlüğünün atalardan
miras alınmış olan biyolojik farklılıklardan kaynaklandığını savunan
anlayıştır.
Irkçılık
genel olarak çeşitli insan ırkları arasında biyolojik farklılıkların kültürel
veya bireysel meselelerden kaynaklanan
ve gerektiğinde doğal sebeplerle bir ırkın(çoğunlukla kendi ırkının)
diğerlerinden üstün olduğuna ve diğerlerine hükmetmeye haklı olduğuna duyulan
inanç veya bu değerleri kabul eden doktrindir.
IRKÇILIĞIN
TARİHÇESİ
Bilim
adamları Irk kavramının başlangıcını
M.Ö. 14. ve 15. yy. kadar uzandığını ifade etmektedir. Ancak ırk kavramı daha
önceki dönemlerde Mısır uygarlığında Firavunlar devrine ait mezar
duvarlarındaki resimlerde, rastlanmaktadır. Yerliler(mısırlılar) başka renkte
yabancılar başka renkte tasvir edilmiştir.
M.Ö. 200 yıllarında Eski Yunan tarihinde bunlara benzer kabileci
anlayışlarla karşılaşılır. Yunanlıların ırk ve renk ayrımları, “eşitsizlik” anlayışına dayanır. Yunanlılar
yaşadıkları kendi toplumlarını üstün görerek diğer toplumlara “Barbar”
demişlerdir. İnsanları alt sınıf ve üst sınıf olarak ikiye
ayırmışlardır.Yunanlılardaki bu tabakalaşma ileride dikdatörlerin ve köle
sisteminin kurulmasına sebep olmuştur.
Avrupa’nın
15. yüzyılda Rönesans ve Reform hareketleriyle birlikte ilimde, fende yaşanan
gelişmeler ve coğrafi keşifler sonucunda, Avrupalılar o zamana kadar
bilinmeyen yerlere gittiler. Yeni kıtaları ve yeni yerleri keşfetmeleri ile
birlikte dünyayı sömürgeleştirme süreci
başlamıştır. Portekizliler ile başlayan keşifler ve 1492 de Cristof Colomb’un
yaptığı seferler sonucunda bilinmeyen
Karanlık Okyanusu Atlantik’i ve Afrika’nın batı kıyılarına yolcululuklar
başladı. Bu hal, aynı zamanda farklı ırkların birbirleriyle tanışması demekti.
Batılıların Amerika kıtasını tamamı ile sömürgeleştirme çabaları, bütünü
ile boş bir toprağı işgal etme meselesi değildi, çünkü bu hadiseden oldukça
gelişmiş durumdaki Meksika ve Peru’nun Aztek ve İnka kültürleri de yok oldu.
SARI
İLAHA(ALTIN) SUNULAN İNSAN KURBANLAR
15.yüzyılın
ikinci yarısında Avrupa da çok az altın bulunuyordu. Para olarak basılan altın
külçeler genişleyen ticareti karşılayamadığından para kıtlığı içine girilmişti.
Kapitalistler
yatıracak sermaye bulamıyorlar ve yüksek faiz ödemek zorunda kalıyorlardı.
Avrupa’nın
altın “açlığı ve susuzluğu” denilecek kadar “umut kırıcı” ölçüde altına ihtiyaç
vardı.
Avrupa
altın ya da zenginlik kaynağı olabilecek yerler aranmaya başlandı. Böylece
“Siyah Kıtada Kara Günler” başlamış oldu.
Avrupa
adeta gözlerini açmış altın düşlüyordu. Bernal Diaz, “Altın her şeyi sağlar.”
diyordu. C.Kolomb İle birlikte “Altın bir ilah haline geliyordu.”
Yeni
kıtada koloni kuran İngilizler, zaman geçtikçe kıtlıktan kırılmaya
başlayınca, yeni kıtanın yerlileri olan
“Kızılderililer onlara mısır ve hindi yardımı yapmalarına rağmen, onlar “yerli
avına” çıktılar ve Kızılderilileri öldürerek etlerini yediler. Hatta cesetleri
bile çıkarıp yediler. “İnsan kasaplığı vardı.” çocukların elleri ve ayakları
kesilip kızartılarak yeniliyordu.
Her
şey 1492’de Cristof Colomb’un Amerikaya
keşfiyle başladı. Tanrı adına diye çıkılan bu yol ne acı k, bir ulusun yok
edilmesine doğru gidiyordu.
Kızılderililer,
Avrupa’nın katliamdan asırlarca kurtulamadı. En çok kelle getiren Kızılderili
avcılara mükafat verilirdi. Kızılderililerin kellerinin teşhir edildiği bir
müze oluşturuldu.
Hem
toprakları ellerinden alınan hem yaşama biçimleri değiştirilen ve dinleri zorla
değiştirilen ve bütün bunlara karşı çıkıldığında “vahşi” denilip yok ediliyor.
Başlangıçta
Kızılderililerin “göğü delip gelen adam” manasına gelen “Papalagi” diyerek kutsiyet atfettikleri Beyaz Adamların
bir gün kendilerini yok edeceklerini düşünmemişlerdi.
Kızılderili
kabile liderinin söyledikleri;
Ama
niye ağlayayım?
İnsanlar
denizdeki dalgalar gibi gelip geçerler
Biz
gidiyoruz, ama beyaz adamında bir gün keşfedeceği şeyi bugünden biliyoruz.
Hepimiz
aynı büyük ırktan geliyoruz.
Beyazlarda
bir gün topraklardan gidecektir.
Belki
de bütün ırklardan çabuk. Tabiatı zehirlemeye devam edin . Ve bir gece kendi
çöplerinizde boğulacaksınız.
1500-
1600 yılları arasında Meksika nüfusunun 25 milyondan 1 milyona, Yeni kıtanın
nüfusunu 80 milyondan 10 milyona düşürmüşlerdir. 100 yılda insanlığın beşte biri yok olmuştur.
Felaketin
şiddetini ortaya çıkaran anlayış, sonraki nesillere de intikal eden bir atasözü
olarak “En iyi Kızılderili ölü Kızılderilidir.” sözüyle zaten ifade edilmiştir.
KARA
TİCARETİ
Katliamı
en derin şekilde yaşayan diğer önemli kitle de “Zencilerdir.” Özellikle Amerika
da nüfusun yok edilmesiyle birlikte sömürülecek insan bulunamaz hale geldi.
Böylece Amerika’ya siyahi köle getirilmeye başlandı. Zamanla “Zenci Köle
Ticareti” korkunç boyutlara ulaştı.
100
milyon kadar insan köle ticaretinin
kurbanı olmuştur.
Adalet
mekanizması ise daha iç karatıcıdır. Suçlanan kişi kara derili olunca, adaletin
kılıcı son derece keskindir. Bu bakımdan hapishanelerin rengi gittikçe siyaha
bürünmektedir.
Amerika
da bir okulda siyahı kökenli öğrencinin dışlanması
SOSYAL
DARWİNİZM
Güçlünün haklı sayılması eşitsizlik, ırk ve
etnik temelli ayrımcılıklar zulüm, haksızlık, rekabet ve çekişme, fakirlerin
ezilmesi gerektiğini, zayıf olanın sömürülmesi gerektiğini savunan görüştür.
Bu teoriye göre insan alt sınıf(siyahiler) ve üst
sınıf(beyazlar) olarak ikiye ayrılmıştır.
Medeni ırklar vahşi olarak gördükleri alt sınıf insanları dünya çapında
yok edecek ve onların yerine geçeceklerdir. İnsan benzeri maymunlarında soyları
kurutulacaktır. Böylece daha medeni bir duruma gelecek. Bir zenci ve Avustralyalı
Goril arasında var olan yakınlık ortadan kalkacaktır.
Avrupalılar yaptıkları katliamları bu
teoriye dayanarak meşrulaştırmışlardır.
NAZİ
SOYKIRIMI
Almanya’nın Nazi döneminde yaklaşık 6
milyon Yahudi’nin sistemli bir şekilde öldürdükleri katliama verilen isimdir.
Yahudilerin yanında Sinti, Roman, Yenişler ve diğer Çingeneler denilen
insanlar, özürlüler, savaş tutsakları, lehler ve slavlar da bu katliamın
kurbanı olmuştur.
1933 yılında “nihai çözüm” olarak
Yahudileri toplayıp ölüm kamplarına
götürülmeleri ve sistemli olarak büyük kapsamlı bir şekilde “gaz odalarında
öldürülmeleri ve cesetlerinin yakılmasıdır.
BOSNA
SOYKIRIMI(SREBRENİTSA)
II.
Dünya savaşından sonra Yakın Avrupa tarihinde yapılan en büyük katliam olarak
tarihin kara sayfalarına geçen katliamdır.
1995
yılında General Ratko Miladiç komutasındaki sırp ordusu tarafından bir gecede
8000 sivil Boşnak’ın(çoğunluğun Müslüman olan) BM barış gücü koruması altında
olmasına rağmen canlarına kıyılmıştır.
Okullarda
ve depolarda toplatılarak toplu halde kurşuna dizilerek toplu mezarlarda
gömüldüler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder