Sosyal Bilimler Kavramı
İnsanlık tarihinin her safhasında, her anında bilgiye
ihtiyaç duyulmuştur. Çünkü ilgiye olan ihtiyaç, insanın doğuştan getirdiği en
Önemli özelliklerinden biridir. Dolayısıyla bilgi olmadan yaşamda süreklilik
sağlanamaz. Aynı zamanda insanın, sürekli gelişen ve değişen bir dünyada ortaya
çıkan her yeni bilgiyi edinmesi ve uygulaması mümkün değildir. Bu itibarla
insan, edindiği bilgileri belirli bir metot çerçevesinde işlemek zorundadır. Bu
zorunluluk ise bilim adı altında toplanır.
insanın, çeşitli etkileşimlerle oluşturduğu toplumsal ve
doğal olmak üzere iki çevresi vardır. Bu sebeple temelde bilimi iki ana başlık
altında toplamak mümkündür: insanın, doğa ve fiziki dünya ile olan ilişkisini
inceleyen doğa bilimleri ile diğer insan ve insan grupları ile olan
ilişkilerini inceleyen sosyal bilimler. Bu temel bilimlerin kendi içerisinde
farklı ama az çok ilişkili alanları bulunmaktadır.
Sosyal Bilimler, insan tarafından üretilen gerçekle
kanıtlamaya dayalı bağ kurma süreci ve bu sürecin sonunda elde edilen derin
bilgiler olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla bu alan, insan tarafından meydana
getirilen gerçekle uğraşmaktadır. Diğer bir tanıma göre Sosyal Bilimler,
insanın insanla ve çevresiyle olan ilişkilerini inceleyen disiplinler
topluluğudur.
Sosyal Bilimler, çok geniş anlamda, insanlar arası
ilişkileri inceler ve genel olarak, toplumda insan davranışlarıyla İlgilenen
disiplinleri içerir. Bu disiplinler için, "Davranış Bilimleri" ya da
"Beşeri Bilimler" deyimleri de kullanılmaktadır.
Ayrıca, Sosyal Bilimler, bir topluluğun üyesi olarak
fertlerin faaliyetlerini ele alan fikrî veya kültürel ilimlerdir. Sosyal
Bilimler, insan ve toplumla ilgili bilimsel çalışmalar sonucu elde edilen
bilginin heyet-i mecmuasıdır, şeklinde de tanımlanmaktadır. Bu tanımları daha
da çoğaltmak mümkündür.
Bu anlamda, Sosyal Bilimler, bilimsel bir tutumla
toplumların incelendiği disiplinlerdir ve ilgilendiği esas konu, gruplar içinde
oluşan insan etkinliği, amacı ise, beşerî anlayışın gelişmesidir.
Geçmişten günümüze toplumsal hayatta insanın, diğer
insanlarla, çevresiyle ve değişik kurum ve kuruluşlarla ilişkilerini inceleyen
bir çok disiplin bulunmaktadır. Bu disiplinlerin hepsi ise Sosyal Bilimler
şemsiyesi altında toplanmaktadır. Bu anlamda Sosyal Bilimler bir üst kimlik
durumundadır.
Kişilerin ihtiyaçları ile toplumun beklentileri arasındaki
dengeyi sağlamada insanlara gerekli bilgi, beceri ve tutumları kazandırma
açısından Sosyal Bilimlere önemli sorumluluklar düşmektedir. Çağdaş anlayışa
göre Sosyal Bilimler, bu sorumlulukları yerine getirmede çok yönlü, disiplinler
arası bir yaklaşım izlemektedir. Kişilere belli bilgi edinme yollarını ve belli
beceri kazandırma ile bunu toplumlar arası bir etkileşim ortamı içinde sürdürme
amaçlarına öncelik vermektedir. Genel manada ifade ettiğimizde, insan
tarafından meydana getirilen gerçekler ve toplumsal olgular Sosyal Bilimlerin
alanıdır.
İnsan tarafından oluşturulan gerçekler, doğumdan ölüme,
evlenmeden boşanmaya, savaştan barışa, devlet kurmadan yıkmaya kadar en basitinden
en zora pek çok olguyu içerebilir.
"Sosyal Bilimler" denildiği vakit, fen, matematik,
güzel sanatlar ve felsefe disiplinlerinin dışında yer alan ve insan ve insanın
oluşturduğu olguları konu alan disiplinler akla gelmelidir. İnsanî veya beşerî
bilimler veya davranış bilimleri olarak da sınıflandırılan bu disiplinleri,
hukuk, tarih, coğrafya, psikoloji, sosyoloji, eğitim, antropoloji, ekonomi,
siyasi bilimler, dil bilim, yönetim bilimleri, sağlık, nüfus (demografi) v.s.
olarak sayabiliriz.
Birçok ülkede kullanılmakta olan "Sosyal Bilimler"
kavramı ülkemizde de kullanılmaktadır. Ortaöğretim düzeyinde Sosyal Bilimler
öğretimi, tarih, coğrafya, arkeoloji ve sosyoloji gibi ayrı ayrı dersler olarak
gerçekleştirilmektedir.
1.2. Sosyal Bilgiler Kavramı
İnanlar ve toplumlar sürekli bir değişim içerisinde yer
almakta ve karmaşık sorular ve sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadırlar. Bu
sebeple, toplumlar ve insanlar için sosyal bilimlerin önemi çok büyüktür.
Toplum içinde yaşayan bireylerin ihtiyaçlarıyla, toplumun beklentileri
arasındaki dengeyi sağlamada, bireylere gerekli bilgi, beceri ve tutumları
kazandırma açısından sosyal bilimlere önemli görevler düşmektedir. Sosyal
Bilimlerin değişimi ve sürekliliği inceliyor olması, bireyi toplumsallaştırma
amacı güden eğitimde, Sosyal Bilimlerin etkin bir yer kazanmasına yol açmış ve
eğitimin, hem bir Sosyal Bilim dalı, hem de Sosyal Bilimlerin uygulama alanı
durumuna gelmesi "Sosyal Bilgiler" kavramını meydana getirmiştir.
Sosyal Bilgiler, bütün çeşitlilikleriyle yeryüzüne bağlı
olayları tanıtan, bunların oluş sebeplerini açıklayan, vatandaşlık hak ve
ödevlerinin, sorumluluklarının neler olduğunu belirten, kısaca insan ve onun
sosyal ve fiziki çevresiyle geçmişte, günümüzde ve gelecekteki etkileşimini
ortaya koyan bilgilerdir.Sosyal Bilgiler, toplumsal gerçekle kanıtlamaya dayalı
bağ kurma sureci ve bunun sonunda elde edilen derin bilgiler olarak
tanımlanabilir. Toplumsal gerçek denildiğinde, toplumsal hayatı düzenleyen her
türlü etkinlik akla gelebilir. insanın hayatında kullandığı ve zorunlu olan,
onun daha kolay, rahat, mutluyaşamasını kendini gizli yetenekleri doğrultusunda
geliştirip, gerçekleştirmesini sağlayan tüm toplumsal olgular ve ilişkiler
bu" kavramın kapsamı içine girebilir. Bir bakıma tüm Sosyal Bilimler
felsefe ve diğer etkinliklerin kesiştiği bir alan olarak
düşünülebilir.Aşağıdaki şekil bu durumu daha net görmemizi sağlayacaktır.
Gerçekte Sosyal Bilgiler, eğitim alanının yarattığı bir kavramdır. Bu
disiplinler arası alan, Sosyal Bilimler alanındaki kavramsal ve bilimsel
gelişmelerin eğitim süreci İçinde ele alınarak bireyin toplum içinde
gelişmesini, yetiştirilmesini amaçlar. Sosyal Bilgiler; tarih, coğrafya,
yurttaşlık bilgisi (vatandaşlık) gibi günümüzde ilköğretim programlarında yer
alan, ancak gerçekte Sosyal Bilimler denilen sosyoloji, ekonomi, psikoloji,
antropoloji v.b. gibi disiplinlerden seçilerek o yaşlardaki öğrencilerin
düzeyine uygun, daha somut ve daha yakın özelliklere sahip duruma getirilen
konuları içerir. Temel kültür öğelerini, bir çok alandaki çalışmalardan
sağlanan bulgulardan, disiplinler arası bir yaklaşımla seçilip yoğrularak
oluşturulmuş bilgileri içinde bütünleştiren, ilköğretim düzeyinde (bilişsel,
duyumsal) ve çocuğun küresel algılama özelliğine uygun durumuna getirilmiş bir
derstir.
Sosyal Bilgiler, Sosyal Bilimlerin bulgu ve
ayrıştırmalarının (analizlerinin) bir toplumda yaşayan insanlar için gerekli
olan temel ve ortak öğelerini kapsar.
Yukarıdaki tanımlardan da anlaşılacağı üzere Sosyal
Bilgilere çeşitli sosyal bilim dallarından özet olarak seçilmiş, öğrencilerin
seviyelerine göre sadeleştirilmiş konuları kapsayan ve ilköğretim bölümlerinde
okutulan dersin adıdır, denilebilir.
2. SOSYAL BİLİMLER VE SOSYAL BİLGİLER ARASINDAKİ İLİŞKİ
Sosyal Bilimler ile Sosyal Bilgiler arasında kesin bir ayrım
yapmak mümkün değilse de, eğitim ve Öğretim açısından her iki kavram farklı
olarak ele alınmakta olup, amaç, metot ve içerik bakımından farklı özelliklere
sahiptirler
Sosyal Bilimler konu alanlıdır ve bunlar arasında tarih,
coğrafya ve yurttaşlık bilgisi yer
almaktadır.
Sosyal Bilimler,
insan davranışlarını çeşitli yönlerden, nesnel bir yaklaşımla inceleyen alanlardan oluşmaktadır.
Buna bağlı olarak da, Sosyal Bilimlerin içeriği, kendi aralarında bağlantılı ve
karmaşık bir çok sosyal İnsan yaşantılarından türetilmiştir.
Sosyal bilimlerle uğraşan ve sosyal ilişkileri, zaman ve
mekan içinde inceleyen kişilere sosyal bilimci adı verilir. Sosyal bilimcilerin
esas işi, toplumlarla ilgili yeni bilgi ve fikirler üretmektir. Bunun yanında,
toplumda iyi vatandaşlar yetişebilmesi için, ilköğretim ve ortaöğretim
düzeyindeki öğrencilere verilecek, bir dizi önemli bilgiyle de ilgilenirler.
Sosyal Bilgiler ise, gerçekte eğitim alanının yarattığı bir
kavramdır. Bu disiplinler arası alan, Sosyal Bilimler alanındaki kuramsal ve
bilimsel gelişmelerin eğitim süreci içinde ele alınarak, bireyin toplum içinde
gelişmesini, yetiştirilmesini amaçlar. Sosyal Bilgiler, bu yüzden bir oku!
öğretim programı olup, İlköğretim basamağında, sosyal davranış bilgilerine
ağırlık veren bir ders durumundadır. Sosyal Bilgiler alanında çalışan kişiye de
sosyal bilgiler eğitimcisi denilir.
Sosyal Bilgiler, konu ve temaların öğretilmesinde, Sosyal
Bilimlerden daha çok kullanılır ve özellikle vatandaşlık eğitimine ağırlık
vererek, ilköğretim çağında gerçekleştirilir. Sosyal Bilgiler kapsamında
ağırlık, disiplinler arası ve bütünleştirilmiş bir eğitim programı yoluyla
vatandaşlık kavramının geliştirilmesine verilmiştir. Sosyal Bilimler ise ayrı
ayrı disiplinler olarak öğretilir ve öğretim, ortaöğretim (lise) ve
üniversitelerde gerçekleştirilir.
Sosyal Bilimler, insan ilişkilerini İncelerken, Sosyal
Bilgiler, bir okul eğitim programı olup, demokratik düzende vatandaşlık eğitimi
programının bir bölümü olarak, insan ilişkileri konusu üzerinde durmaktadır.
Bundan da anlaşılacağı gibi, Sosyal Bilgilerin temelini Sosyal Bilimler
oluşturmaktadır. Program yönünden Sosyal Bilgiler kavramı İse, Sosyal
Bilimlerden alınan muhtevaya dayanarak oluşturulan üniteleri ihtiva eden
programı belirtmek için kullanılmaktadır. Kısacası, Sosyal Bilgiler, öğretim amacıyla
Sosyal Bilimlerden seçilmiş ve basitleştirilerek düzenlenmiş konulardır.
3. SOSYAL BİLGİLER KAVRAMININ OLUŞUMU VE ÖĞRETİMİ
İnsanların doğaları, birbirleriyle ve manevî güçlerle olan
ilişkileri, oluşturdukları ve içinde yaşadıkları toplum yapıları üzerinde
zihinsel çalışma yapılabileceği düşüncesi, en az yazılı tarih kadar eskidir.
Ayrıca kuşaktan kuşağa aktarılıp tarihin bir aşamasında /azıya geçirilmiş sözlü
bilgelik de unutulmamalıdır. Şüphesiz bu bilgelik, büyük ölçüde, tanrı buyruğu
ya da sonsuz bazı doğrulardan çıkan akılcı sonuçlar gibi sunulmuş olsa da, dünyanın
şu ya da
bu yöresinde, çok. uzun
bir süreçte" yaşanmış insan
deneyimlerinin zenginliğinden seçilerek türetilmiş bir sonuçtur, Bugün Sosyal
Bilimler dediğimiz şey bu bilgeliğin mirasçısıdır. 20. yüzyılın başlarında,
sosyal yaşantıların giderek karmaşıklaşması, toplumsal değişmelerin ve
çatışmaların artması, eğitimin, sosyal hayatın süreklilik arz eden yönlerini
anlamlı bir biçimde, değişime açık yönlerini de tutarlı bir biçimde
sergileyebileceği nitelikte olmasını gerektirmiştir. Bu sebeple eğitimde
"millî ve ahlaki" değerlerle öncelikler çerçevesinde, tarih ve
coğrafya gibi dersler konmuş, zamanla ortak alanlar ve sosyal etmenlerin
etkileşimini içeren konulara programlarda yer verilmiştir. Bu durumun,
"Sosyal Bilgiler" adı verilen konu alanının doğuş gerekçesi ve
eğitimin bahsedilen toplumsal yönünün, yani "Sosyal Bilgiler"in çıkış
sebebi olarak açıklanması mümkündür.
Sosyal bilgiler kavramı ilk kez Amerika Birleşik
Devletlerinde, 1892 yılında toplanan Millî Eğitim Konseyi tarafından ele
alınmıştır. Bu konsey milli toplum anlayışını oluşturmak üzere Sosyal Bilgiler
dersini düzenlemiştir. Sosyal Bilgiler dersinin programı; tarih, coğrafya ve
yurttaşlık bilgisi derslerinden oluşturulmuş ve toplumun gereksinimlerine göre
içerik yeniden yapılandırılmıştır.
Bu kavramın kabulü ise ilk kez yine A.B.D.'de 1916 yılında
Milli Eğitim Derneği'nin "Orta Dereceli Okulu Teşkilatlandırma Komisyonu
Sosyal Bilgiler Komitesi" tarafından gerçekleştirilmiştir. Komite bu
kavramı; "konusu doğrudan insan toplumunun teşkilatına ve gelişmesine
toplumsal birliklerin bir parçası olması dolayısıyla insana dair bilgiler,
sosyal bilgilerdir" şeklinde tanımlamıştır.
Sosyal Bilgiler eğitiminin ne zaman ve nerede başladığı da
kesin olarak; bilinmemektedir. Yalnız, insanoğlu varolduğu andan itibaren, hem
fen, hem de, Sosyal Bilimler eğitimi başlamıştır denilebilir. Çünkü insan,
doğal ve toplumsal bir ortamda doğar, büyür, gelişir, yaşlanır ve ölür. Bu
süreç içinde ona en azından yiyecek bulmak yemek, içmek, giyinmek, kendini
savunmak gibi etkinliklerle ilgili bilgi, beceri ve duygular kazandırılır. Eğer
bu olmazsa kişi hayatını sürdüremez. Tüm bu etkinlikler doğada ve bir toplum
içinde olmaktadır. İnsan yaşamak için hem doğanın, hem de toplumun bazı
ilkelerini öğrenmek zorundadır. Durum böyle ele alınınca, " Sos>a
Bilimler insanoğlunun yaşamı kadar eskidir" tezi ileri sürülebilir. Sosyal
Bilgiler de, Sosyal Bilimlerin
yalınlaşmış hali olduğuna göre, onun da, insanoğlu tarafından, bir ders olarak
yapılandırılmamış olsa bile, yine insanlık kadar eski olduğu ifade edilebilir.
Günümüzde "değişmenin bilimi" şeklinde tanımlanan
Sosyal Bilgiler, içeriğinde birçok disiplini kapsar. Bu disiplinler, insan ve
toplumun gelişimine paralel olara. onların çeşitli boyularını yansıtan
alanlardır. Bu alanlar; tarih, coğrafya, antropoloji sosyoloji, ekonomi, yönetim
bilimleri, psikoloji, siyasal bilimler, kent planlaması, hukuk vb. olarak
sıralanabilir.
Sosyal Bilgiler, okul programlarında, Sosyal Bilimlerin
yöntemlerini, içeriğini ve bulgularını, oldukça basit bir düzeyde ele almakta
ve bireyin, toplumda yaşayış ve davranışlarını, temel gereksinimlerini ve
bunları gidermek için yaptıkları ile oluşturulan kuruluşları ve değerleri
işlemektedir.
4. SOSYAL BİLGİLER EĞİTİMİNE YÖNELİK BAŞLICA YAKLAŞIMLAR
Sosyal bilgilerin anlam ve amaçlarına açıklık getirmeye çalışan
"yeni sosyal bilgiler üzerindeki ilgi giderek azalmaktadır. Konuyla ilgili
olarak, 1970 yılında James Barth ve Samuel Shermis tarafından yayınlanmış olan,
"Sosyal bilgilerin tanımlanması: Üç gelenek üzerine bir araştırma"
adlı makale büyük önem taşımaktadır. 1977 yılında ise bu konu üzerine Robert
Barr tarafından bir kitap yazılarak yayınlanmıştır. Sosyal bilgilerin
tanımlanması görevi, eşine az rastlanacak şekilde kanıtlanmıştır. Ancak bu
konuyu ele alan çok sayıda makale, kitap ve bildiri yayınlanmasına rağmen,
bilim adamları arasındaki fikir ayrılıkları devam etmektedir.
Sosyal bilgiler eğitimcilerinin büyük bir kısmı, sosyal
bilgilerin öncelikli hedefinin vatandaşlık eğitimi olduğunu kabul ettikleri
halde, bunu açıklamaya çalışırken ve hedefleri uygulamaya koyarken farklı
gruplara ayrılabilmektedir. Irvİng Morrissett ve John Haas (1982)'in sosyal
bilgiler eğitimcilerinin farklı gruplara ayrılmasına neden olan sorunlar ve
genel fikir birliği sağlanan konular üzerine yaptıkları yorum dikkat çekicidir:
"Kuşkusuz hedeflerin en yaygın genel sınıflandırılması
bilgi, beceriler, tutumlar ya da değerler ve katılım şeklinde bölünmesiyle elde
edilmektedir. Farklı biçimlerde düzenlenen bilgi, özellikle de güncel bilgi
genellikle sosyal bilgilerin ana unsuru olarak değerlendirilmektedir. Fakat, bu
bilginin İçeriğinin ne olması gerektiğiyle ilgili pek çok farklı görüş ortaya
çıkmaktadır. Beceriler ya da yetenekler uzun zamandan beri bilgiye eşlik
etmektedir. Değerler ya da tutumlar temel bireysel ve toplumsal değerlere
yönelik tam vatanseverlik ve kontrol edilmesi kolay sınıf davranışlarına kadar
değişen, farklı zamanlarda oldukça farklı şeyleri açıklamaktadır. Katılım, yeni
katılanların oranını verir. Katılım, hem sınıf içi aktiviteleri hem de sınıf
dışındaki toplumsal eylemleri içeren farklı anlamlara da gelebilmektedir."
Başlıca farklılıkları gidermeye yönelik girişimleri ile
dikkatleri üzerlerine çeken Barr, Barth ve Shermis (1977) sosyal bilgiler
öğretimine rehberlik eden üç temel yaklaşım ya da geleneği şöyle
tanımlamışlardır: (1) vatandaşlık aktarımı olarak sosyal bilgiler, (2) sosyal
bilim olarak sosyal bilgiler ve (3) yansıtıcı problem çözme olarak sosyal
bilgiler. Bu yaklaşımların her birinde sosyal bilgilere vatandaşlık eğitimi
olarak vurgu yapılırken ve benzer içeriklere (bilgi, beceriler, değerler) sahip
olduklarını vurgulanırken, araştırmacıların vatandaşlığa en etkili hazırlamanın
nasıl gerçekleştirilebileceği konusundaki fikirleri farklılaşmaktadır.
4.1. Vatandaşlık Aktarımı Olarak Sosyal Bilgiler
Vatandaşlık aktarımı A.B.D, okullarında verilen sosyal bilgiler
derslerinde ele alınan en eski ve en yaygın yaklaşımdır. Bu kavramın kökeni
koloniler dönemine kadar gitmektedir. " 'yaşama hakkı' ilkelerinin
algılanmasını ifade etme" olarak Pierce'nin koloniyal eğitim tanımlaması
vatandaşlık aktarımına uygun bir şekilde uygulanmıştır. Barr, Barth ve Shermis
(1977) bu yaklaşımı aşağıdaki şekilde açıklamıştır:
"Öğretmenler, kendi toplumlarıyla ilgili bir dizi
varsayım, inanç ve beklentilerle derse başlarlar. Önemli felsefi hedefleri
bilirler; insanların diğer insanlara nasıl davranması gerektiğini, istenen
davranışların nasıl düşünüleceğini ve kültürün neleri ödüllendirip neleri
cezalandırdığını bilirler; son olarak en İyi sosyal katılım biçimini
kazanabilmek için kültürün nasıl değerlendirileceğini bilirler."
Vatandaşlık aktarımı yaklaşımı geçmişteki bilgi ve
bilgilerin öğrenilmesi üzerine vurgu yapar. Vatandaşlık aktarımı temel
toplumsal kuruluşlar, değerler, inançlar ve yönelimlere yönelik garantileri
aşılayarak mevcut statükoyu korumaya çalışır. Barr, Sarth ve Shermis
<1977)'in ifadeleri ile "Nakledicinin amacı, inanç ve güvenleri
tekrarlayarak tam olarak öğrencilerin kafasına yerleştirmektir. Amaç, kültürel
mirası garanti edebilecek, gelecek nesillere taşıyabilecek vatandaşlar
yetiştirmektir."
4.2. Sosyal Bilim Olarak Sosyal Bilgiler
Diğerlerinin aksine bir sosyal bilim yaklaşımı olarak sosyal
bilgiler, etkili Vatandaşlığa en iyi hazırlayan sosyal bilim disiplinlerinden
bilgi, beceri ve değerleri elde etme varsayımına dayanır. Bu yaklaşım,
öğrencilerin sosyal bilim disiplinlerinin yapısını İğrenmelerinin önemini
vurgular. Bu disiplinlerin anahtar kavramları, genellemeleri ve teorileri ile
sosyal bilimcilerin bilgiyi ortaya çıkarmaları ve onaylamaları süreçlerini
belirleyen ve şekillendiren farklı disiplinlerde görev yapan sosyal bilimciler
tarafından tanımlanmıştır. Bu tip çalışmalarla meşgul olan öğrencilerin kendi
kompleks ve şaşırtıcı dünyalarının etkili bir şekilde üstesinden
gelebilecekleri temel bilgi, beceri ve değerlere sahip olmaları gerektiği öne sürülmektedir.
4.3. Yansıtıcı Problem Çözme Olarak Sosyal Bilgiler
Uygunluk ve statükonun vurgulanmasına zıt olarak, yansıtıcı
problem çözme üzerine yapılan vurgu, öğrencilere sağlıklı bir şüphecilik
kazandırmak ve egemen olan inanç, değer, politika ve uygulamaları incelemektir.
4.4. Üç Yaklaşımın Kıyaslanması
Barr, Barth ve Shermis (1977) yaptıkları araştırmada amaç,
yöntem ve içerik ile ilgili olarak sosyal bilgiler eğitimine yönelik bu üç
yaklaşımın bir özetini çıkarmışlardır, Temelde, bu üç yaklaşım aşağıdaki
şekilde karekterize edilebilir: "yaşama hakkı ilkeleri" eğitimi
yaklaşıma dayanan vatandaşlık aktarımı, önceden belirlenmiş bir vatandaşlık
kavramı ile uyumlu belli bilgi, değer, inanç ve tutumların Öğrencilere nasıl
aşılanacağını ele alır. Sosyal bilim yaklaşımı, etkili vatandaşlık için bir
temel olarak ifade edilen çeşitli sosyal bilimlerin bilgi ve metodoloji (ürün
ve süreçler) yönelimi açısından daha akademiktir. Yansıtıcı problem çözme
yaklaşımı, problem çözme ve karar verme ile ilgili süreçler üzerine öncelikli
vurgu yapar. Burada bu becerilerin doğru olduğu varsayımı, Öğrencilere bireysel
ve vatandaşlık rolünü etkili bir şekilde yerine getirmelerini sağlar.
Barr, Barth ve Shermis çatısı, sosyal bilgiler İle ilgili
düşünmek için kullanışlı bîr yol sağlar. Dale Brubaker, Lavrence Simon ve Jon
Williams (1977) sosyal bilgiler için temel yaklaşımlar olarak üç yerine beş
yaklaşım önermiştir. Bu beş yaklaşımdan üçü Barr, Barth ve Shermis'İn
tanımlamış oldukları yaklaşımlarla benzerlik göstermektedir. Diğer ikisi
"öğrenci merkezli gelenekte sosyal bilgiler" ve "Sosyo-politik
ilişkiler açısından sosyal bilgiler" şeklinde tanımlanmıştır. Brubaker,
Simon ve Williams öğrenci merkezli geleneği Çocuğu bir bütün olarak geliştirme
olarak algılamışlardır. Fakat çocuğun bilişsel yönüne yeterince eğilmemişlerdir.
Bu yaklaşımda çocuğun sosyal ve duygusal ilgi ve ihtiyaçlarına büyük dikkat
çekilmiştir, "bilgi", ..... çocuğun ilgi ve ihtiyaçlarını
karşılayabildiği oranda araçsal ve ikinci derece önem taşır. Öğrencilerin kendi
kavramları, kişilikleri, sosyal davranışları, becerileri ve fiziksel
görünüşleri öncelikli öneme sahiptir. Brubaker, Simon ve Williams öğrencilerin
şu anda vatandaş oldukları fikrinden yola çıkarak sosyo-politik katılım
yaklaşımını tanımlamıştır. Bir sosyal bilgiler programının odak noktası, bu rolü
öğrencilerin etkili bir şekilde kullanabilmelerini sağlamak olmalıdır. Böylece,
amaç Öğrencilerin yakın çevre (sınıf, okul ve içinde yaşadıkları toplum)
içerisinde aktif vatandaşlar olabilmeyi öğrenmeleridir. Bu yaklaşım, sınıf ile
toplum arasındaki ilişkinin ve her ikisine de aktif katılımın önemini ifade
eder. Bilgi kazanımı daha yararlı bir işleve sahiptir. Bilgi sadece güncel
konular, durumlar ve tartışmalar ile ilişkili olduğu sürece önemlidir,
değerlerin açıklığa kavuşturulması, yansıtıcı düşünme ve karmaşık problemlerin
çözümü yüksek önceliğe sahiptir.
4.5. Farklı Yaklaşımların Değerlendirilmesi
Burada tanımlanan yaklaşımlar, başlıca sosyal bilgiler
yönelimlerinden bazılarını göstermektedir. Bu yaklaşımlar, mevcut
farklılıkların etkisini de göstermektedir. Bu farklılıklar en iyi gerekçe
bakımından, sosyal bilgiler için temel varsayımlar ve nedenler algılanabilir.
Stanley (1985) 1976-1983 yılları arasında yaptığı çalışmaların sonucunda şu
bulgulara ulaşmıştır:
"Modeldeki (üç gelenek) ciddi zayıflıkları gösteren bir
çeyrek asırlık tartışmalara rağmen, model alanındaki literatür genişlemeyi
sürdürmektedir. Fakat, üç gelenek modelinin temel görüş gerekçelerinin pek
çoğunu yeterince kapsamadığını ortaya koyan bazı güçlü nedenler vardır. Barr, Barth
ve Shermis (1977)'ini yaptığı çalışma alanının genel analizine önemli katkıda
bulunmuştur. fakat ortaya çıkan problemlere çözüm getirememiştir. Bu yüzden
sosyal bilgilerin doğru, güvenilir tanımı İle onların yaptıkları analizi
karıştırmak ciddi bir yanılgıdır,"
Barr, Barth, Shermis ve Brubaker, Simon, Williams tarafından
yapılan ayrımlar tanımlayıcı olmamalarına rağmen, çok zor kanıtlanmış
vatandaşlık eğitimi ve sosyal bilgilerin içerik ve özelliklerini tanımlamaya
yönelik bazı önerilerde bulunmuşlardır. Daha önemlisi bu ayrımlar, size sosyal
bilgiler için kendi gerekçenizin özelliklerini düşünerek yararlı bir bakış
açısı kazandırmalıdır.
5. SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİMİ İÇİN BİR GEREKÇE GELİŞTİRİLMESİ
Farklı yaklaşımlara sahip olduğu düşünüldüğünde; Bir
öğretmen sosyal bilgiler dersi öğretirken kendisine kılavuz olarak aldığı
yaklaşım ya da yaklaşımları nasıl seçer? Seçim alanının genişliğinden haberdar
olmak, ilk adımdır. En sonunda,
5.1. Gerekçe Geliştirmenin Özelliği
Sosyal bilgilerde ne öğretileceği ve içeriğin nasıl
Öğretileceği kararının belirlenmesi, belli bir içeriğin niçin öğretildiği ya da
niçin belli bir yaklaşımın kullanıldığı konusundan farklıdır. "Ne?"
ve "Nasıl?" soruları, Önceden belirlenmiş olan hedef ve amaçları en
iyi şekilde gerçekleştirilmesini sağlayacak içerik ve metodolojilerle ilgili
kararları kapsar. Buna karşın, "Niçin?" sorulan kendi hedef ve
amaçlarıyla ilgili karalar
vermelerini gerektirir. "Niçin?" soruları bir gerekçe
formülasyonunu kapsamına alır. Yani, belli hedefler takımı ve seçilen
amaçlardan oluşan bir gerekçedir.
James Shaver (1977) gerekçe oluşturmakla uğraşan
öğretmenlerin gereksinimlerini ve sosyal bilgiler öğretimi için gerekçe
oluşturmanın önemini açıklamıştır. Araştırmacı gerekçe oluşturmayı tanımlarken:
"Bir birey referans alınarak, onun inançlarını İnceleme
ve açıklığa kavuşturma sürecidir. Bireyin inançları çerçevesinde dünya bugüne
kadar nasıldı, şu anda nasıldır, gelecekte nasıl olacaktır ve nasıl olmalıdır?
Sorularına yanıt aranır. Bir öğretmenin tutumları, bireyin davranışlarını
kasıtlı olarak ya da kasıtlı olmadan etkiler."
Shaver, gerekçe oluşturmayı kendi kendine eğitime benzer bir
süreç olarak düşünmektedir. O, devam eden, hayat boyu süren bir süreç olup, zor
ve karmaşıktır. Fakat, özellikle vatandaşlık eğitimi söz konusu olduğunda
oldukça önemlidir.
5.2.Gerekçe Geliştirme Süreci
Bir sosyal bilgiler programı için kapsamlı bir gerekçe
geliştirme ihtiyaç ve önemini ifade eden Newmann (1977) bazı noktalara işaret
etmiştir:
"Sınırlı kaynaklara sahip olduğumuzu anlamak
zorundayız, her şeyi yapmama mümkün değildir ve bu yüzden farklı amaçlara
yönelik göreceli öncelikler belirlemeliyiz. istekli olmalıyız. Fakat yine de, diğerlerinin aksine
bazı hedeflere verilen öncelik az olur, hatta bu hedeflere hiç
değinilmeyebilir."
Sosyal bilgiler için kapsamlı bir gerekçe, yedi temel
alandaki kararları içermelidir
1. Programın içerik
ve hedeflerinin açıklanması (uygun bulunan değerler),
2. Öğrenmenin doğası
ile ilgili inançların açıklanması ve öğrenmeye rehberim. edecek belli öğrenme
teorilerinin tanımlanması,
3. Programda ele alınan
topluluk ya da toplumların
tanımlanması (ilkel topluluklar
yerel topluluklar mı, ülke mi yoksa millet
midir? Türkiye Cumhuriyeti sınırlar içerisinde yaşayan bütün insanlar
eşit haklara sahiplerini?
4. Sosyal bilgiler
programı ve okulun
diğer hedefleri arasındaki ilişkin*" tanımlanması,
5. Vatandaşlık
eğitiminde okulun rolünün büyüklüğünün değerlendirilmesi ve okulun rolü ile
diğer sosyal kuruluşlar arasındaki ilişkilerin değerlendirilmesi. (Bazı eğitsel
görevler aile, işyeri, arkadaş ortamı tarafından en iyi şekilde yerine
getirilmekte midir?
6. Sosyal bilgiler
programında neler öğretildiği ile Öğrencilerin büyük oranda okullarda ve okul
dışı ortamlarda hangi yaşantıları
kazanma olasılıkları bulunduğu arasındaki uyumun değerlendirilmesi
7. İnsan
farklılıkları ve doğasını anlatan programın yayılma alanı ve ona cevap niteliği
taşıyan öğelerin değerlendirilmesi
Bir sosyal bilgiler programı için kapsamlı bir gerekçe
geliştirme çok sayıda insanın katılımını ve çok çeşitli kaynak materyallerin
kullanımını gerektirir. Fakat, gerekçe geliştirme aynı zamanda bir bireysel
süreçtir. Her sınıf öğretmeni çabalarına uygun olarak kendilerine kılavuzluk
etmesi İçin gerekçe geliştirmeyle meşgul olma ihtiyacı duyar. Sorarak ve
cevaplandırarak, "Niçin?" soruları öğretmenlerin ne öğreteceklerine
ve nasıl öğreteceklerine yönelik bir çerçeve, plan oluşturmalarını sağlar.
5.3. Gerekçe Geliştirmenin Önemi
Gerekçe geliştirme kompleks ve zaman alıcı bir süreç olduğu
halde, Öğretmenler niçin gerekçe geliştirme çalışması yapmak zorundadır?
Newmann (1977) bu soruya uygun bir yanıt bulmuştur: Öğretmenler gerekçe
geliştirmelidir, qünkü gerekçe oluşturmak hem bir uzmanlık işidir hem de
öğretmenliğe yönelik ahlaki bir sorumluluktur.
Shaver (1977), Öğretmenler tarafından gerekçe
geliştirilmesinin önemli yararlan olduğunu ifade ederek, gerekliliğini
destekleyen bir çok farklı neden göstermiştir.
6. SOSYAL BİLGİLERİN TÜRKİYE'DEKİ GELİŞİMİ
ABD'de 1892 yılında toplanan Ulusal Eğitim Konseyi ulusal
toplum anlayışını oluşturmak üzere sosyal bilgiler dersini düzenlemiştir.
Sosyal bilgiler dersinin içeriği tarih coğrafya ve vatandaşlık bilgisi
derslerinden oluşturulmuş ve toplumun gereksinimlerine göre içerik yeniden
yapılandırılmıştır. Bu anlayış 1960 yıllarına dek sürmüş, fakat bu yıldan
itibaren dünyada, toplumsal ve siyasal yaşamda, bilim ve teknikteki gelişme,
Öğrenme-Öğretme anlayışındaki yenilikler ve yaklaşımlar, sosyal bilgiler
dersinin hem hedef ve davranışlarını hem de içeriğini yeniden' oluşturmayı
gündeme getirmiştir.
ABD'de başlatılan Sosyal Bilgiler alanındaki gelişmeler
diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de etkili olmuştur. Türkiye'de Cumhuriyet
döneminden itibaren ilkokullarla ilgili çeşitli düzenlemelere gidilmiştir. 1926
programında ilk mektebin başlıca maksadı
genç nesli muhitine faal bir halde intibak ettirmek suretiyle iyi vatandaşlar
yetiştirmektir" ilkesi temel alınmış; tarih, coğrafya ve yurt bilgisi
derslerine her biri ikişer saatten haftada altı saat olmak üzere 4. ve 5.
sınıflarda yer verilmiştir. 1962 program taslağında ilkokulun amacı
"kişisel, insanlık münasebeti, ekonomik ve toplumsal hayat"
bakımlarından belirlenmiş, tarih, coğrafya ve yurt bilgisi derslerinin yerine
toptum ve ülke incelemeleri dersi konulmuş; ders saatleri dördüncü sınıfta 6,
beşinci sınıfta 5 saat olarak saptanmıştır 1968 programında ise, dersin adı
sosyal bilgiler olarak tekrar değiştirilmiş , dördüncü ve beşinci sınıflarda
beş saat olarak okutulmuştur. 1924, 1927, 193o, 1931, 1938, 1949, 1967
programlarında tarih, coğrafya dersleri aynı adla okutulmuş, 1968-1969 öğretim
yılında ise tarih, coğrafya ve yurttaşlık bilgisi dersleri sosyal bilgiler
dersi adı altında okutulmaya başlanmıştır.
Görüldüğü gibi sosyal bilgiler dersi, okullarımızda pek eski
olmayan bir derstir. 1968-1969 öğretim yılında bütün ilkokullara, 1970-1971
öğretim yılında da deneme niteliğinde orta okullara resmen girmiştir. Bu ilk
zamanlarda dersin niteliğinin tam olarak kavranamadığı durumlar olmuş ve
değişik anlayışlar oluşmuştur. Sosyal bilgiler dersi okullarımızda okutulmaya
başlandığı zamanlarda dersin niteliği hakkında bazı yanlış anlayışlar ortaya
çıkmıştır. Bunlar;
1. Sosyal Bilgiler
vatandaşlık bilgileridir.
2. İnsan
topluluklarının organizasyonuna ait bilgilerdir.
3. Sosyal bilgiler,
tarih, coğrafya ve vatandaşlık bilgilerinin oluşumuyla meydana getirilen bir
derstir ki bu en yaygın olarak kabul edilen görüştür.
Sosyal bilgiler kavramının yanlış anlaşılmasının doğal bir
sonucu olarak, sosyal bilgiler programları da tatmin edici değildir. Çünkü bu
programlar tarih, coğrafya ve vatandaşlık bilgisi konularının
birleştirilmesiyle meydana getirilmiştir. Bunun nedenlerinden biri ülkemizde
sosyal bilgiler alanında uzman elemanların bulunmaması olabilir.
Türkiye'de sosyal bilgiler programı, temelde etkin ve
üretken vatandaşlar yetiştirmeyi amaçlar. Bu amaçları gerçekleştirmede şu anda
ülkemizdeki sosyal bilgiler vatandaşlık eğitiminde hakim olan üç ayrı yaklaşım tarzı
bulunmaktadır; hayat bilgisi 1-3. sınıflar, sosyal bilgiler 4-5. sınıflar,
milli bilgiler 6-7. sınıflar, vatandaşlık ve insan hakları Türkiye Cumhuriyeti
tarihi ile devrimler ve Atatürk ilkeleri 8. sınıfta okutulan derslerdir. Türk
eğitim sisteminde sosyal bilgiler öğretiminin amaçları , köklü geleneğimiz ve
eğitim sistemimizin dayandığı teorilerle, ilkeler doğrultusunda belirlenmiştir. Milli Eğitim
Kanunu, ilköğretim birinci ve ikinci basamağındaki sosyal bilgiler dersinin
amaçlarıyla açıklamaları ve orta öğretim kurumlarındaki tarih, coğrafya ve
felsefe grubu derslerinin programlan incelendîğinde, değişen, toplum içinde
insanın gelişimi ve yurttaşlık eğitimi gibi temel boyutları açılarak ele
alındığı ve vurgulandığı görülmektedir. Sonuç olacak sosyal bilgiler dersi
ülkemizde 1968 yılından itibaren programlarda yerini almış ve bu dersi
okutmakla Milli Eğitimimiz iyi vatandaşlar yetiştirmeyi amaç edinmiştir
diyebiliriz.
7. SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİMİYLE AMAÇLANAN HUSUSLAR
Hızla değişen ve gelişen dünyamız, her geçen gün beraberinde
karmaşık sorunları ve buna bağlı olarak
da çeşitli ihtiyaçları beraberinde getirmektedir. Her bilim dalında olduğu
gibi, Sosyal Bilimlere de bireylerin ihtiyaçları ile toplumun beklentileri arasındaki
dengeyi sağlamada, insanlara gerekli bilgi, beceri ve tutumları kazandırma
konusunda büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu anlamda Sosyal Bilgiler, bu
sorumlulukları yerine getirme konusunda disiplinler arası ve çok yönlü bir
yaklaşım izleyerek, kişilere bilgi edinme yollarını ve belli becerileri
kazandırma amaçlarına öncelik vermektedir.
Sosyal Bilgiler, insan topluluklarının içinde yaşadıkları
dünya ve halk hakkındaki anlayışlarını genişletmek maksadıyla sosyal görüşlerin
oluşmasını talep eder. Eğitimin başlıca hedeflerinden biri sosyal etki ve iyi
bir vatandaş yetiştirmektir. Dolayısıyla amacı da demokratik yaşayışın değerini
anlayabilmeleri için öğrencilerin zihinlerini ve karakterlerini kuvvetlendirmek
olacaktır. İlmî ve teknik yetenek değerli olabilir, fakat sosyal bilgi çok daha
önemlidir. İnsan ve topluma verilen önem artmıştır. Sosyal Bilgilerin gayesi
vatandaşlığı güçlendirmek ve ferdin kendisine, ailesine ve devlete karşı olan
sorumluluğunu daha kuvvetli hissettirmektir.
Sosyal Bilgiler öğretiminin amaçları, köklü geleneğimiz ve
eğitim sistemimizin dayandığı yasal temellerle, ilkeler doğrultusunda
belirlenmiştir. Milli Eğitim Kanunu, ilköğretim basamağındaki Sosyal Bilgiler
dersinin amaçlarıyla açıklamaları ve ortaöğretim kurumlarındaki tarih, coğrafya
ve felsefe grubu derslerinin programları incelendiğinde değişen toplumda
insanın gelişimi ve yurttaşlık eğitimi gibi temel hususların açılarak ele
alındığı ve vurgulandığı görülmektedir.
Bu temel hususları şöyle sıralayabiliriz:
Kişilik gelişimi
İnsanların
birbiriyle ilişkileri
Ekonomik verimlilik
Yurttaşlık
görevleri ve sorumlulukları
Değişim ve hayatla
başa çıkma
Dünyayı, yurdu ve
çevreyi tanımak için bilgi birikiminden yararlanma
Yukarıda yer alan hususlar incelendiğinde, Sosyal Bilgiler
dersinin öğrenciyi toplumsal yaşama hazırlamayı amaçladığı ve Soysal Bilgiler
alanındaki hemen hemen tüm disiplinler ile ilişkili olduğu kolayca
görülmektedir. Amaçlar çok genel olarak ifade edilmekle birlikte, Sosyal Bilgiler
alanında kazanılması gereken önemli bilgi ve becerilere işaret etmektedir.
KAYNAKÇA
BARTH, James L. ve A. Demirtaş. (1997). İlköğretim Sosyal
Bilgiler Öğretimi. YÖK, Dünya Bankası Milli Eğitim Geliştirme Projesi. Ankara
ÇAKIROĞLU, O. (1987). Cumhuriyet Döneminden Bu Yana Sosyal
Bilgiler Öğretmeni Yetiştirmenin Dünü, Bu Günü, Yarını. Gazi Üniversitesi
Öğretmen Yetiştiren Yükseköğretim Kurumlarının Dünü-Bugünü-Geleceği Sempozyumu.
Ankara
ERDEN, Münire (1996). Sosyal Bilgiler Öğretimi. Ankara:
Alkım.
GULBENKAİN KOMİSYONU. (1996). Sosyal Bilimleri Açın. (Çev:
Şirin Tekeli). İstanbul: Metis Yayınları
GÜNDEN, Suat (1995). Sosyal Bilgiler Öğretimine Genel Bir
Bakış. İlköğretim Okullarında Sosyal Bilgiler Öğretimi ve Sorunları, Ankara:
TED Yayınları.
KISAKÜREK, M. Ali (1997). Sosyal Bilgiler Öğretimi.
Eskişehir: Anadolu Üniversitesi AçıkÖğretim Fakültesi.
KÖSTÜKLÜ, Nuri. (1999). Sosyal Bilimler ve Tarih Öğretimi.
Konya: Günay Ofset.
MOFFATT, Maurice. (1957). Sosyal Bilgiler Öğretimi. (Çev:
Nesrin Oran). İstanbul: Maarif Basımevi.
Naylor, D. T & Rİchard Diem (1987). Elementary and
Middle School Social Studies. New York: Random House. Pp. 34-42.--
ÖZÇEÜK, İsmail (1996). Tarih Öğretimi Yöntem ve Teknikler.
Ankara: Gazi Büro Yayınları.
ÖZOĞLU, S. Çetin (1987). Ortaöğretim Kurumlarında Sosyal
Bilgiler Öğretimi ve Sorunları. Ankara: TED Yayınları
PAYKOÇ, Fersun (1991). Tarih Öğretimi. Eskişehir: A.Ü. Açık
Öğretim Fakültesi Yayınlan.
................................(1995). Sosyal Bilgiler
Eğitiminde Çağdaş Yaklaşımlar. İlköğretim Okullarında Sosyal Bilgiler Öğretimi
ve Sorunları. Ankara: TED Yayınları.
SAFRAN, Mustafa (1993). Ortaöğretim Kurumlarında Tarih
Öğretiminin Yapı ve Sorunlarına İlişkin Bir Araştırma. Ankara: Yayınlanmamış
Araştırma.
SÖNMEZ, Veysel. (1998); Sosyal Bilgiler Öğretimi ve Öğretmen
Kılavuzu. İstanbul: MEB Yayınları.
SÖZER, Ersan (1998). Kuramdan Uygulamaya Sosyal Bilimlerin
Öğretimi. Eskişehir. Anadolu Üniversitesi Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder